Erdoğan ilk hamlesini yaptı

13 Nisan 2011 Çarşamba 16:02

Erdoğan ilk hamlesini yaptı

Avrupa’nın Başkenti Strasburg’da Avrupalı parlamenterlerin sorunlarını yanıtlayan Başbakan Erdoğan’ın seçim arifesinde, “Avrupa’ya rest çekti” görüntüsü yaramak için sert bir dil kullanması dikkat çekti.

ANKARA – Strasburg’da Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’ne katılarak soruları yanıtlayan Başbakan Recep Tayip Erdoğan, ilginç değerlendirmelerde bulundu. Dinsel, bölgesel ve etnik milliyetçiliğe karşı olduklarını dile getiren Erdoğan, Türkiye’yi “ileri demokrasi”yi işleten bir ülke haline getirdiklerini savundu. Türkiye’nin ve AKP’nin marka haline geldiğini savunan ve gelip Türkiye’yi ve AKP’yi merak eden ülkeler olduğunu belirten Erdoğan, “Bize geliyorlar, onları eğitiyoruz. Bizden eğitim alanlar var” dedi. Yüzde 10 seçim barajına ilişkin soruları da yanıtlayan Erdoğan, sert ifadeler kullanarak, “Yüzde 10 barajını koyan biz değiliz, biz de bu baraja rağmen seçildik parlamentoya girdik. Partimizi kurduk 16 ay sonra biz iktidar olduk. Bu kadar kısa süreye rağmen nasıl iktidar olduk? Sol kanatta ya da sağ kanata ya da ileri de kalmadık. Biz Türkiye’nin tümünde kaldık” diyerek, seçim barajını savundu.

Erdoğan’a göre, barajın demokrasi ile ilgisi yok

Romanlar dahil her kesimi temsil ettiklerini iddia eden Erdoğan, Fransa’yı da ayrımcılık yaptığı konusunda suçlayarak, “Romanları ve bütün kesimleri temsil ediyoruz. Şu anda biz Romanların Fransa’dan ihraç edildiğini kovulduğunu görüyoruz. Demokrasi bu mudur? Fransa da inanç özgürlüğüne saygı olmadığını görüyorum. İnanç özgürlüğü bu mudur?” diye tepki gösterdi. “Yüzde 10 barajını indirmek ya da indirmemek demokrasi ile ilintili değildir” iddiasında bulanan Erdoğan, “Avrupa’da yüzde 8 ya da 7 barajı var, olabilir. Ama biz istikrar için bunun (yüzde 10 barajı) devamı kararını almışız, halkımızda destek veriyor. Yeri geldiğinde bu barajın indirilmesi gerekiyorsa halkımızla bunun değerlendirmesini yaparız, ona göre indiririz. Kararını verecek olan halkımızdır. Size soracak, sizin isteğinizle bunu değiştirecek değiliz. Geldiğimiz yerlere kolay gelmedik. Bunun çok bedellerini ödedik. Yeni bedeller ödemek istemiyoruz. İleri demokrasiyi kuruyoruz. Parti ise parti var, istediği gibi partisini kuruyor, istediği zaman seçime giriyor. Bir etnik bölgesel parti değiliz. Ülkemizin tamamında varız” sözleriyle dikkat çekti.

Türkiye’de her şeyin güvencesi Erdoğan

Fransız bir parlamenterin, “Dini azınlıkların korunması halen gündemde olan bir konu. Nasıl bir ispat getirebilirsiniz. İbadet yerlerini yaşayabilmeleri için söylediklerinizin tersine, bu çünkü Fransa’da yaşanan bir gerçek?” sorusuna da sert tepki gösteren ve soruyu soran kişinin Fransız olmasından hareketle, “Siz Türkiye’yi tanımıyorsunuz, size söylenenlerle konuşuyorsunuz. Öyle anlaşıyor ki; siz Türkiye’de Fransızsınız, sizi Türkiye’ye davet ediyorum” diyen Erdoğan, Türkiye’de dini azınlıkların da hiçbir sorunlarının olmadığını savundu. Erdoğan, “Lozan Antlaşması’na göre Sen Sinod Meclisi’nde yapılır. Sen Sinod Meclisi’ne seçilenler Lozan Antlaşması’na göre TC vatandaşı olmak zorundadır. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmadığı halde seçilen meclis Lozan’ı çiğniyor. Sonra müracaat ettiler, şu anda vatandaşımızdır. Bununla kalmadık. Sümele Manastırı’nı gezmek istiyoruz dediler hay hay dedik. Geçen yıl gittiler 3 bin kişi gidip ayinlerini yaptılar. Van’da Ermeni Ortodoks Kilisesi yıkılmak üzereydi. Biz o kiliseyi kendi kasamızdan restorasyonunu yaptık. Bizim ülkemizde ne kadar dini azınlık varsa hepsinin ibadetinin sigortası güvencesi benim” dedi. Erdoğan daha önce laiklik tartışmalarına ilişkinde, “Laikliğin güvencesi benim” cümlesini kullanmıştı.

Ermenilere yine ‘istesek göndeririz’ tehdidi

Ermenistan’la imzalanan protokole rağmen sınır kapılarının açılmaması ve bunun Türkiye’yi taraf haline getirdiği yönündeki bir soruyu da cevaplandıran Erdoğan, MİSK Üçlüsü kararlarının uygulanmasını isteyerek, “ABD, Fransa, Almanya bu sorumluluğu yerine getirdiği zaman biz adım atarız; ama sorumluluklarını yerine getirmedikleri zaman bu süreç zorluğa giren” değerlendirmesinde bulundu. Türkiye’de bulunan Ermenileri bir kez daha gündeme getiren ve 70 bini Türk vatandaşı olmak üzere 110 bin Ermeni bulunduğunu hatırlatarak, “biz bunları ülkelerine göndermiyoruz, istesek göndeririz” diyen Erdoğan, Ermenistan’ın diasporaya karşı tutum almasını isteyerek, “Eğer Ermenistan yönetimi diasporaya yönelik bu ürkekliliğini atabilirse, bu işi çözmek daha kolay olur. Yapılırsa kapılar da açılır sorunlarda erken çözülür” diye konuştu.

Türkiye’de asimilasyon yokmuş

Asimilasyon ve entegrasyona yönelik bir başka soruyu da cevaplandıran Erdoğan, Kürtçe yasağına rağmen Türkiye’de “asimilasyon” olmadığın savundu. Erdoğan, “Kültürel noktada kesinlikle asimilasyona karşıyım buna insani olarak karşıyım. Ama entegrasyon konusunda kesinlikle entegrasyon olması lazım. Bu Almanya’daki vatandaşımız içinde öyle. Almanya’da 2.7 milyon vatandaşımız var. Kültürel noktada asimilasyona gelince ona karşıyız. Ne biz kendi ülkemizdeki farklı milletlerin farklı ülkelerin insanlarını asimile etmeye çalışırız, ne de kendi vatandaşlarımızın asimile edilmesini isteriz” dedi.

İmamın Ordusu kitabına bomba örneği

Ahmet Şık’ın İmamın Ordusu isimli kitabının toplatılmasına ilişkin bir soruyu da cevaplandıran Erdoğan, “Bu kitapları toplatan ben değilim. Tutuklanan medya mensuplarının elindeki belge ve bilgilerin ardında bir şey var ki; yargı hemen tedbir istiyor. Bakın bir örnek vereyim. Bombayı kullanmak suçtur. Bombanın hazırlanmasında kullanılan malzemeleri kullanmak da suçtur. Bunun ihbarı gelmişse güvenlik güçleri bunu toplamaz mı? Yargı bu tür hazırlıklar olduğu tespit etmiş ve harekete geçmiş. Türkiye’de yürütmeye bağlı bir yargı yok. Bağımsız bir yargı var. Kitap internete girmiştir ve burada ne olduğu görülmüştür. İşinize gelince bağımsız yargı diyorsunuz, Türkiye’ye gelince yürütmeye bağlı yargı istiyorsunuz” diyerek, basılmamış kitabın toplatılmasını savundu. DİHA