
Kürtlere hakları iade edilmeli
MERSİN – Emek, Özgürlük ve Demokrasi Bloğu Mersin Bağımsız Milletvekili Adayı Ertuğrul Kürkçü, Türkiye’nin çözüm bekleyen en acil sorununun Kürt sorunu olduğunu belirterek, “Kürt sorununun çözümü ve halkların kalıcı barışı için demokratik katılımcı yeni bir anayasa hazırlanmalı. Kürtlerin demokratik talepleri karşılanmalı, Abdullah Öcalan’ın koşulları düzeltilmeli, siyasi tutuklulara genel af ilan edilmelidir” dedi.
Emek, Özgürlük ve Demokrasi Bloğu Mersin Bağımsız Milletvekili Adayı Ertuğrul Kürkçü, Nobel Oteli’nde düzenlenen basın toplantısında gazetecilerle bir araya geldi. Toplantıya Kürkçü’nün yanı sıra, BDP PM Üyesi Mehmet Doymaz, BDP İl Başkanı Cihan Yılmaz ile Emek, Özgürlük ve Demokrasi Bloğu bileşeni siyasi partilerin temsilcileri ile ulusal-yerel gazete ve televizyon muhabirleri katıldı. Sıcak ve samimi bir ortamda geçen toplantıda Kürkçü, gazetecilerin sürece ilişkin sorularını da yanıtladı. Kürtçü, 1970’li yıllarda sosyalist bir genç olarak Mersin’de bir fabrikada iş bulabilmek amacıyla kente geldiğini belirterek, iş bulamadığını fakat Dev-Genç içindeki sosyalist-politik hareketlerle bugünlere dek geldiğini anlattı. Emek ve devrim mücadelesinde uzun yıllarını cezaevlerinde geçirdiğini de kaydeden Kürkçü, 68’lilerin Türkiye’de hiçbir dikili ağacı yokken, Mersin’de açılan 68’liler Barış ve Kardeşlik Ormanı’nın büyük bir anlam taşıdığını ifade etti.
‘Mersin’de geçmişte karanlık odakların oyunları sergilendi’
Mersin’de farklı etnik ve milliyetten, dinden ve dilden insanın oluşturduğu renkli dokunun, hayatın her alanında kendini hissettirdiğini söyleyen Kürkçü, “Mersin, bu anlamda barışı, kardeşliği ve hoşgörüyü yakalayabilen ender ve medeni kentlerimizden birisidir. Mersin’den aday gösterilmem, benim ve emek bileşenleri için önemli bir şans olarak görüyorum. Çünkü burada gerçekten de kazanılması gereken politik bir dava var. Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloğu, hak ettiği halde Mersin’de 3 kez kazanması gereken yerel veya genel seçimlerinde kazanamadığı veya kazandığı halde kaybettirildi” dedi.
“Mersin, bir bakıma Türkiye’nin küçük ölçekli bir modeli ve örneğidir” diyen Kürkçü, şöyle konuştu: “Buradaki ticari faaliyetlerin dağılımına baktığımız zaman ülkenin de genelini yansıtıyor. Türkiye’de yaşayan bütün toplumsal sınıflar ve kültürel gruplar, Mersin’de varlar ve kentte hatırı sayılır ve görünür bir yer tutuyorlar. Bu da Mersin’e aslında kendinden beklenmeyecek bir dinamizm kazandırıyor. Bu devinim içinde de siyaset yapmak çok kıymetlidir.”
‘Oylarımızın yok edilmesine karşı dikkatli olacağız’
Antidemokratik bir uygulama olan yüzde 10’luk seçim barajının da farklı etnik, milliyet, kültür ve dokudan insanın kendisini Meclis’te temsil etmesinin önüne geçtiğinin altını çizen, bu yöntemin demokratik hiçbir ülkede örneği olmadığına işaret etti. Kürkçü, “Yüzde 10’luk antidemokratik seçim barajı, seçimlere bağımsız aday olarak girmemizi gerektiriyor. İnanıyorum ki bu engel olmasaydı toplumun farklı tüm kesimlerinde çok farklı bir öykü ve kurgu olurdu. Şimdi biz bu talihsizliği ve engeli bir şansa dönüştürmeye çalışıyoruz. Mersin’de bu potansiyelin varlığına inanıyorum tabi çantada keklik demek değil. YSK vetosunda olduğu gibi yeni engeller ve oyunlar oynanabilir. Nitekim geçmişte bu olaylara tanık olduk. Bunlara karşı uyanık olacağız. Tek bir oyumuzun bile hileyle yok edilmesine karşı sürekli tetikte olacağız. Gerekirse sandıklarımızın üzerine oturacağız. İnanıyorum ki halkımızın da bu tür oyunlara tepkisi çok sert olacaktır. Bu noktada seçim kurulları üzerlerinde düşen sorumluluğu özenle ve çok dikkatli bir şekilde yerine getirmelidir” diye konuştu.
Kürkçü, 30 yıldır 40 bini aşkın insanın ölümüne neden olan Kürt sorununun, Türkiye’nin çözüm bekleyen en acil sorunu olduğunu belirtti. Kürkçü, “Kürt Sorununun çözümü ve halkların kalıcı barışı için demokratik katılımcı yeni bir anayasa hazırlanmalı, Kürtlerin demokratik talepleri karşılanmalı, Abdullah Öcalan’ın koşulları düzeltilmeli, siyasi tutuklulara genel af ilan edilmelidir. Sorunun çözümsüzlüğü, bu ülkede militarizmin ve faşizmin yükselmesine, halklar arasında da derin uçurumlara yol açmaktadır. Toplumun duyarlı tüm kesimleri, kalıcı bir barış için sorumluluk almalıdır. Yurttaşlığı, dine veya etnisiteye bağlamayan, katılımcı ve eşit yurttaşlık temelinde özgür ve demokratik bir anayasa hazırlanmalıdır. Bugüne dek bunlar için mücadele ettik. Seçilip de Meclis’e gidersek, yine ezilen, sömürülen Türk ve Kürt halkları için bu mücadeleyi sürdüreceğiz” dedi.
‘Mersinliler Nükleer’e izin vermemeli’
Kürkçü, Mersin’i iyi tanıdığını ve kentin en büyük sorunlarından birinin de işsizlik ve yurtlarından zorla göç ettirilen ve Mersin’e yerleşen insanların yaşadığı sıkıntılar olduğunu ifade etti. AKP Hükümeti’nin, Mersin’e kurmak istediği Akkuyu Nükleer Santral projesini de eleştiren Kürkçü, “Nükleere dayalı bir politika, hayata karşı bir politikadır. Çernobil’de ve Japonya’daki felaketlerden ders çıkarılmalıdır. Nükleer, insanı değil, insanlığı yok edebilecek bir tehlikedir. Nükleer santrali yaptırmamak, sadece bizim değil, Mersinlilerin Meclis’e göndereceği diğer vekillerin de görevi olmalıdır” ifadesini kullandı. DİHA