Times’ın Sivil itaatsizlik yorumu

22 Nisan 2011 Cuma 14:10

Times’ın Sivil itaatsizlik yorumu

 
DTK ve BDP tarafından Kürt sorununun demokratik yollardan çözümü için başlatılan “sivil itaatsizlik” eylemleri dünya basınının da sayfalarında geniş yer buluyor.

ABD’nin önemli gazetelerinden New York Times, “sivil itaatsizlik” eylemlerinin Başbakan Recep Tayyip Erdoğan açısından gerçek bir demokrasi sınavı olduğuna dikkat çekti.

DTK ve BDP tarafından başlatılan “sivil itaatsizlik” eylemleri ve sonrasında Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) “Emek Özgürlük ve Demokrasi Bloğu”nun desteklediği bağımsız milletvekili adaylarını veto etmesiyle başlayan protesto gösterileri ve Kürtlere dönük polis şiddeti dünya basınının sayfalarında geniş yer buluyor. ABD’nin öne çıkan gazetelerinden New York Times, Kürtlerin “sivil itaatsizlik” kampanyasının Erdoğan ve iktidarı için “gerçek bir demokrasi sınavı” olduğuna dikkat çekti. Erdoğan’ın, “son dönemde gazeteciler, yazarlar ve eleştirenlere yönelik baskılar nedeniyle yurt içinde ve dışında artan eleştirileri çektiği” değerlendirmesi yapan gazete, Türkiye’deki gelişmelerin, Mübarek’ten halkını dinlemesini isteyen Erdoğan ve Türkiye’nin itibarı için “mahcup edici bir meydan okuma” olduğuna vurgu yaptı.

‘Anadillerini konuşamayan Kürtler yeni bir harekat başlattı’

Gazetenin, Landon Thomas Jr. imzasıyla ile yayımladığı Diyarbakır kaynaklı geniş haberde, “Kürtler, Türkiye’de haklar ve saygı için harekatı yineledi” başlığı kullanıldı. Başlangıç cümlelerine Diyarbakır’da 5 bin Türk’e seslenen imamın Kürkçe olarak, “Hiç kimse, Allah’ın bize verdiği, kendi dilimizi okullarımızda veya camilerimizde konuşma hakkını reddedemez” sözlerini yer veren gazete, Türk devletinin 12-15 milyon Kürdün dilinin okullarda, camilerde ve devlet dairelerinde kullanılmasına hala izin vermediğine vurgu yapılarak, şu değerlendirmeye yer verildi: “Arap Baharı’nın yaşandığı bu dönemde Türkiye’nin daima huzursuz Kürtleri, Türk Cumhuriyeti’nin kurulduğu 1923 yılından beri mücadele verdikleri, gerçek temsil özgürlüğü ve ana dilinde eğitim görme hakkını sağlamak için yeni bir çaba başlattı. Geçmişte bu tür çabaların gerisindeki en büyük güç kanlı bir gerilla savaşı iken şimdi ise, Kürt liderlerinin sadece komşu ülke Suriye ile Mısır, Yemen ve Libya’daki gelişmelerden değil, aynı zamanda ABD’de 1960 yıllarındaki sivil haklar mücadelesinden ilham aldığını söyledikleri bir sivil itaatsizlik kampanyasıdır.”

Gazete, 12 Haziran’da genel seçimlerin yapılacağına işaret ederek, “Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın dindar muhafazakar hükümeti Haziran’da ülke çapındaki seçimler için hazırlanırken BDP’nin öncüğünü yaptığı bu yeni iddialı kampanya, Erdoğan için gerçek bir demokrasi sınavı olarak görülüyor” yorumuna yer verdi.

‘Küçük önlemler cesur kampanyanın altında kaldı’

Kürtlerdeki kaygıların YSK’nin 12 bağımsız adayın adaylıklarını iptal etmesi üzerine arttığını, YSK’nin kararını gözden geçirmiş olmasının Kürtlerin öfkesini yatıştırıp yatıştırmayacağının belli olmadığını belirten gazete, “Bütün bunlar, Mısır’daki ayaklanma sırasında eski lideri Hüsnü Mübarek’ten halkına dinlemesini isteyen Sayın Erdoğan ve genel olarak bölgenin en gelişmiş demokrasisi olan Türkiye’nin prestiji için mahcup edici bir meydan okuma anlamına geliyor” yorumunu yaptı.

Türkiye hükümetinin Kürtlere yönelik olarak attığı, Kürtçe tv gibi adımlara dikkat çeken gazete, “Ancak seçim öncesi gerilimler artarken ileride bir adım oluşturan bu küçük önlemler, daha hızlı ve cesur değişiklikleri hedefleyen kampanyanın altında kaldı” diye yorum yaptı. DİHA

CHP’nin seçim programı!

22 Nisan 2011 Cuma 14:00

CHP’nin seçim programı!

 
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin seçim beyannamesini açıkladı.
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin genel merkezinde hem CHP’nin seçim beyannamesini açıklıyor hem de milletvekillerini tanıtıyor.

Kemal Kılıçdaroğlu:

“CHP dünya siyaseti için de önemli bir partidir. Cumhuriyeti kuran, devrimleri yapan partidir. Çok partili yaşama CHP önderliğinde geçildi. CHP sosyal demokrasiyi Türkiye’ye getiren partidir.

“Demokrasi ve özgürlük için çalışıyoruz. Bu ülkeye demokrasiyi ve özgürlüğü getireceğiz. Hedefimiz bu. 12 Eylül anayasası ile demokrasi gelmez. Evrensel değerlere sahip demokrasiyi getirmeliyiz. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları ‘demokrasi var, özgürlükler var’ demeli. Sabahın 5’inde kapısı çalınıp kimse gözaltına alınmayacak. Anayasayı buna göre yapacağız. Geniş katılımlı, özgür, sivil toplumun aktif katıldığı, bir anayasa düzenleyeceğiz.

“Biz eşitliği savunacağız, demokrasiyi savunacağız, alın terinin kutsallığına inanacağız ve kuvvetler ayrılığı ilkesini sonuna kadar götürüceğiz. Biz baskılar karşısında her zaman direneceğiz. Bizimle ayrı görüşlerde olan insanlar baskı görürse onlarında yanında baskılara karşı duracağız.

TRT HALKA DOĞRU BİLGİ VERECEK

“Bu arada tabi medya, ticaret ve siyaset arasındaki ilişkileride yeniden oluşturacağız. Medya halkın gözü kulağı olacak. Medyayı gerçek anlamda halkın sorunlarını dile getiren bir hale getireceğiz. TRT gerçekten halka doğru bilgi veren hale gelecek.

YARGI BAĞIMSIZ OLACAK

“Kuşkusuz ki bunların başında en önemlisi yargı. Yargı bağımsız hale gelecek. Yargı kamu vicdanını temsil etmeli, verdiği karar kamu vicdanında destek görmeli. Bu çerçevede yargının bağımsızlığıyla ilgili ciddi projelerimiz var. Önce Hakimler Ve Savcılar Yüksek Kurulu’nda yenilikler yapacağız.

“Siyasi otorite, yargıçları denetleyemeyecek ve Yargıçlar Kurulu’nun ayrı bir bütçesi olacak. O bütçesini Maliye Bakanı, bana izin verir mi, vermez mi diye düşünmeden, yasalar çerçevesinde harcayacak. Sınavla seçilen yargıçlar orada eğitilecekler.

“Nasıl sosyal demokraside evrensel kuralları benimsiyorsak, yargıda da evrensel kuralları kabul edeceğiz. ‘Evet Ankara’da yargıçlar var’ denecek.

ADLİ TIP KURUMU ÖZERK OLACAK

“Gelelim bir başka kuruma, Adli Tıp Kurumu. Bu kurumu da özerk bir yapıya kavuşturacağız. Siyasetten, uzak olacaklar. Bu da hedeflerimizden birisi.

“Geçtiğimiz günlerde bir kriz yaşadık. Yüzde 10 barajının getirdiği bir kriz. Düşünün, ben bir partiye oy veriyorum ama partim barajı aşamayınca benim oyum başka bir partiye gidiyor. Böyle bir milli irade olur mu? Hem 12 Eylül’e karşı olacaksın hem de 12 Eylül getirdiği kanunun arkasına sığınacaksın. CHP bunu kabul etmiyor. Biz bunu kaldıracağız.”

9 YILLIK İKTİDARA BAKTIĞIMIZDA NE GÖRÜYORUZ?

“Halk diyecek ki biz siyaset adamlarına neden güveneceğiz? Siyasi ahlak yasasını çıkarıp herkesin güveneceği kurallar koyacağız bize güvenin biz bunu yapacağız.

“Değerli arkadaşlarım; 9 yıldır ülke yönetiliyor, bir iktidar tarafından yönetiliyor. Dokuz yıllık iktidara baktığımızda üreten değil, tüketen bir Tükriye görüyoruz. Bayburt’lu kardeşlerimde unutmasınlar; milletvekili sayıları düşen illerin seçmenleri unutmasınlar ve kendi kendilerine desinler ki ne oldu bu bayburt’a ne oldu bu milletvekil sayıları düşen illere, bunları bir sorun kendi kendinize. Sizleri göçe zorlayan etkenler nelerdir? kentiniz büyümedi. Milletvekili sayınızda artmadı, aksine düştü.”

“HERKESİN ALIN TERİNİN AKTIĞI MUTLU BİR TÜRKİYE”

“Biz büyüyen bir Türkiye istiyoruz, işzislik dolayısıyla kahır çeken bir Türkiye istemiyoruz. Çocuklarına sabah kahvaltısı veremedi diye intihar eden bir anne istemiyoruz. Herkesin çalıştığı alnının terinin aktığı mutlu ve güçlü bir Türkiye istiyoruz. Biz diyoruz ki çalışan Türkiye, bacaları tutan Türkiye, işçilerin elele verdiği rekabet ortamında alın teri ile o rekabeti aşan bir Türkiye istiyoruz.”

“GEREKİRSE İŞADAMINDAN VERGİ ALMAYACAĞIZ”

“Biz güçlü bir sosyal devlet istiyoruz. Neden? Çünkü siyasetin de, yaşamın da, ekonomin de odağında insan olmalıdır. Onun için güçlü bir sosyal devlet her şeyin öncesindedir. Sıcak paraya teslim olan bir ekonomi istemiyoruz. İşadamı ‘acaba yarınım nasıl olacak’ diye bir kaygı duysun istemiyoruz. Uluslararası piyasalara açılan bir marka olmuş, rekabetçi bir ekonomi istiyoruz. Ekonomi rekabet edebilmeli, uluslararası arenalara çıkabilmeli.

“Biz iddialı partiyiz. Bir şey yapıyorsak adam gibi yaparız. Bizim hedefimiz zenginliği vatandaşa dokundurtmak. İşsizliği inşallah belli bir süreç içerisinde tarihe gömeceğiz. Tabii bunlar için işveren ve yatırımcıların teşvik edilmesi gerekiyor. Bir hedefimiz daha var; teşvik müsteşarlığı olacak. İşadamının önündeki bütün engelleri kaldıracağız. Yeter ki sen yatırım yap arkadaş. Türkiye’de bürokraside şikayet ortadan kalkacak.

“Türkiyeli işadamları Mısır’a gidiyorlar, neden? Burdan herkese söz, Mısır’ın sağladığı olanaklardan daha iyisini biz sağlayacağız. Gerekirse vergi dahi almayacağız.”

“YASALAR STK’LARIN KATKISIYLA ÇIKACAK”

“21.yy ve devamında sivil toplum var. Sivil toplumu zenginleştireceğiz. Yüreklendireceğiz sivil toplumu, kapsayıcı olacağız. Bizimle aynı dünya görüşünü benimsemeyen STK’ları da dinleyeceğiz. Önce onları dinleyeceğiz ki demokrasi olsun… Önemli bir hedefimiz de; TBMM’de yasa görüşülürken ilgili STK’ları da çağıracağız ve yasalar STK katkısıyla TBMM’den çıkacak.

“KÜRT YURTTAŞLARIMIZIN ÖNÜNDEKİ ENGELLERİ KALDIRACAĞIZ”

“Biz özgür insan için yola çıkıyoruz. Baskılara son veren bir devlet anlayışı sunacağız. Kürt yurttaşlarımızın önündeki engelleri kaldıracağız. Kimliklerini özgürce yaşayacaklar. Faili meçhulleri çözeceğiz. İnsansak, insana değer veriyorsak, hiçbir insan kaybolmamalı. Kimse kör kurşunlara hedef olmamalı. Failleri hukuka teslim edeceğiz. Bu CHP’nin demokrasi sözüdür.”

“DİYARBAKIR HAPİSHANESİ, TOPLUMSAL BARIŞ MÜZESİ OLACAK”

“Hani Başbakan Diyarbakırlılara “2. hapishane yapacağım” demişti ya… Biz Diyarbakırlılara hapishane değil fabrika sözü veriyoruz. Okul sözü veriyoruz. Biz o hapishaneyi, toplumsal barış müzesi haline getireceğiz. “Alevi yurttaşlarımızın eşit yurttaş talebini yerine getireceğiz. Hepimiz bu yurtta eşitiz.”

SIFIR FAİZLE KREDİ

“Bir hedefimiz daha var. Kobilere sıfır faizli kredi vereceğiz. Bir işadamı düşünün? Ne kadar vergi veriyor? Diyelim 100 lira. Bir yıl sonra gidecek 0 faizli kredi alacak. Ne olucak kredi alınca? Yatırım yapacak, istihdam yapacak. Bu proje, Türkiyeyi ayağa kaldıracak projedir. Her seferinde borç batağına batan, vergisini vermeyen iş adamına af çıkmayacak, ama borcunu öderse kredi alabilicek. Vergisini veren, borcunu ödeyen, SGK primlerini ödeyen işadamına kredi vereceğiz.”

“TÜM GELİRLER TEK ELDE TOPLANACAK”

“Gelir İdaresi Başkanlığını (GİB) bağımsız yapacağız. Gelir İdaresi Başkanlığı sevmediği işadamına şantaj yapamayacak. Demokrasi diyorsak her alanda demokrat olacağız. Bizi eleştirenlere de özgürlük vereceğiz. GİB’e bir görev daha vereceğiz. Tüm SGK primlerini GİB toplayacak. Cumhuriyet tarihinin en önemli operasyonunu yapacağız.Tüm gelirler tek elde toplanacak. Tek beyanname ile vergi verecek insanlarımız. Cumhuriyet tarihinin en büyük vergisini toplayacağız. GİB bürokrasiyi kaldıran, vergileri toplayan güçlü bir idare haline gelecek. Ekonomi yönetimindeki dağınıklığı yok edeceğiz. ” AJANSLAR

Koltuklara öğrenciler oturdu

22 Nisan 2011 Cuma 13:23

Koltuklara öğrenciler oturdu

 
23 Nisan Çocuk Bayramı nedeni ile öğreciler, kaymakam, belediye başkan, milli eğitim müdürü ve diğer kurumların koltuklarına oturdular.

ÖMER OĞUZ / YÜKSEKOVA HABER

YÜKSEKOVA – 23 Nisan Bayramı nedeni ile Yüksekova Kaymakamlığı koltuğuna oturan ilköğretim okulu öğrencisi Belediye Başkanı, TEDAŞ Şefi, Sağlık Grup Başkanlığı, PTT Müdürlüğü arayarak talimat yağdırdı.

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı vesilesiyle Yüksekova Kaymakamı Üzeyir Aziz Özeren”in koltuğuna oturan bir günlük bu görevi devralan Vali Erdoğan Gürbüz İlköğretim Okulu 6. sınıf öğrencisi Zilan Memo Nijat Geçe, görevi devralır almaz hızlı bir çalışma temposu içerisine girdi.

61852

Minik Kaymakam Belediye Başkanlığı arayarak ilçede görev yapan servisler hakkında ciddi sıkıntıların olduğu ve bunun bir an önce önüne geçilmesini istedi. Küçük kaymakam ’20 kişilik alınması gereken yolcuları 40 kişilik olarak servis yapılıyor’ dedi.

Daha sonra Sağlık Grup Başkanlığı’nı arayan küçük Kaymakam Zilan Memo Nijat Geçe, yaşlı hastaları evde sağlık taramasında geçilmeleri için talimat verdi.

Geçe, TEDAŞ ve PTT müdürlüğünü aradı. İlçedeki Elektrik ve PTT’de verilen ŞNT paraları hakkında yaşanan sıkıntıları gidermeleri için talimat verildi.

Cumhuriyet Savcısı Emrah Kuzu’nun koltuğunu ise bir günlük için Cumhuriyet İlköğretim Okulu 5. sınıf öğrencisi Nisanur Bora devraldı. Önündeki dosyaları inceleyen Bora bu görevi yaptığına çok mutlu olduğunu söyledi.

61853

Yüksekova Belediye Başkan Vekilliğini görevini yapan Behice Karay’ın koltuğuna ise, Gazi İlköğretim Okulu öğrencilerinden Zeynep Özer oturdu. Minik Belediye Başkanı ve yardımcıları İlçede yapılacak olan Altyapı, Park alanları, Trafik konuları değerlendirildi.

Yüksekova İlçe Milli Eğitim Müdürü Adem Özmen”nin koltuğuna ise İstanbul Menkul Kıtmetler Borsası İlköğretim Okulu (İMKB) 6. sınıf öğrencisi Adar Sarı oturdu. Sarı, ‘ilçemizde günden güne öğrenci sayıları artıyor bu nedenle ilçemizde bu sorunu çözebilmek için 14 ilköğretim okuluna ihtiyacımız var’ dedi.

61854

61855

61856

61857

61858

61859

61862

61866

 

‘Osmanlı’da oyun bitmez’

22 Nisan 2011 Cuma 13:09

‘Osmanlı’da oyun bitmez’

 
Emek, Özgürlük ve Demokrasi Bloğu Mersin Milletvekili Adayı Ertuğrul Kürkçü, “Osmanlı’da oyun bitmez, oyuna gelmeyeceğiz” diyerek, her zaman birlikte mücadele edeceklerini belirtti.
MERSİN – YSK’nın kararında geri adım atması, Mersin’de demokratik çözüm çadırları ve kentin farklı bölgelerinde miting havasında geçen şölenlerle kutlandı.

Kürtlerin direnişi karşısında Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) veto kararını kaldırması Mersin’de sevinçle karşılandı. Binlerce kişi, kurulun nihai kararını açıklayacağı saatlerde, Akdeniz İlçesi Güneş Mahallesi’nde kurulan Demokratik çözüm çadırları ile Toroslar ve Yenişehir ilçelerindeki BDP temsilciliklerinde bir araya geldi. Milletvekili Adayı Ertuğrul Kürkçü, BDP İl Başkanı Cihan Yılmaz ve Akdeniz Belediye Başkanı M. Fazıl Türk’ün kutlamalara katılmasıyla binlerce kişi, ‘Biji Serok Apo’, ‘Bi can, bi xwîn, em bi te ra ne ey Serok’, ‘Şehit namirin’, ‘Yaşasın halkların kardeşliği’ sloganları attı. Gençler, Kürkçü’yü omuzlarına alarak platforma kadar taşıdı.

‘Hiç kimse bize lütufta bulunmadı’

Sözü ilk alan BDP İl Başkanı Cihan Yılmaz, “Kürt halkının elde ettiği zafer karşısında duygulanmamak mümkün değil” diyerek şöyle konuştu: “Hiç kimse bize bir lütufta bulunmadı. Şehitler verdik, meydanlarda, sokaklarda yürüdük. Türkiye’de toplumsal barışı istemeyen statükocu zihniyet, Sayın Öcalan’ın halkların kardeşliği şiarını ve Kürtlerin ulusal birliğini bozmaya çalışan anlayış, Kürt halkının sokaklardaki kutsal direnişi ve mücadelesiyle boşa çıkartıldı. Onun için de halkımızın karşısında saygıyla eğiliyoruz” dedi. Alanı dolduran halktan, genel seçimlerde Kürkçü’yü yüz binlerce oyla parlamentoya gönderme sözü de alan Yılmaz, tüm partililerden çok sıkı bir seçim çalışması yürütmelerini istedi.

BDP’li Akdeniz Belediye Başkanı M. Fazıl Türk de, Kürtçe yaptığı konuşmasında, Kürt halkının onurlu ve kararlı duruşu karşısında hiçbir gücün ayakta kalamayacağını vurguladı. Türk, şöyle konuştu: “Kürt halkı, Mersin’de sergilediği duruşu ve kararlı mücadelesi ile Önderi’ne sahip çıktığı gibi, onun yoldaşına da sahip çıkacağını ispatlamıştır. Sayın Öcalan’ın dava arkadaşının Mersin’den aday gösterilmesi, halkımız adına büyük bir şans ve onurdur. Hepinize başarılar diliyorum, yolunuz açık olsun.”

‘Osmanlılarda oyun bitmez, oyuna gelmeyeceğiz’

Konuşmasına, ‘Mersin seninle gurur duyuyor’ sloganları altında başlayan Milletvekili Adayı Ertuğrul Kürkçü ise, halkı Kürtçe selamladı. “Çalınmış, gasp edilmiş haklarımızı geri almak için birlikte mücadele ettik ve kazandık” diyen Kürkçü, “Hepimizin kalbi, eşitlik, özgürlük, barış ve kardeşlik için çarpıyor. Ama mücadelemiz bitmedi. Sokak sokak dolaşıp insanları kazanacağız. Oylarımıza sahip çıkacağız. Çünkü Osmanlı’da oyun bitmez, oyuna gelmeyeceğiz. Seçim gününe kadar da her gün yine birlikte mücadele edeceğiz. Sizlere han, hamam, apartman vaat etmiyorum ama hak mücadelenizde sizin sesiniz olmak ve taleplerinizi Meclis’e taşımanın sözünü veriyorum” şeklinde konuştu. Kürkçü, konuşmasının ardından beyaz bir güvercini gökyüzüne saldı ve platformdan inerken de yine omuzlara alındı. Miting havasında geçen etkinlikte gökyüzüne fırlatılan yüzlerce havai fişek gecenin karanlığını aydınlatırken, kutlama, gece geç saatlere kadar söylenen şarkılar eşliğinde çekilen halaylarla devam etti.

Kutlu doğum haftası barış çadırlarında kutlandı

Öte yandan, Hz. Muhammed’in kutlu doğum yıldönümü de Güneş Mahallesi’nde kurulan ‘Demokratik çözüm çadırları’nda kutlandı. Saat 17.00 civarında başlayan kutlamada Türkçe, Kürtçe ve Arapça mealie okundu. Kuran-ı Kerim tilavetiyle (Kuran’ı güzel ve yüksek sesle, usulünce okuma) açılışı yapılan kutlu doğum anmasında, 10 hafız tarafından okunan Kürtçe mevlide halk yoğun ilgi gösterdi. DİHA

CHP’nin vaatleri açıklanıyor

22 Nisan 2011 Cuma 13:05

CHP’nin vaatleri açıklanıyor

 
Seçim beyannamesini paylaşan CHP lideri, “Türkiye’ye demokrasi ve özgürlüğü getireceğiz” dedi. Kılıçdaroğlu, yüzde 10’luk seçim barajını kesinlikle kaldıracaklarını söyledi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, seçim beyannamesini açıklıyor.

Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından satır başları şunlar: “CHP, ciddi değişim ve dönüşümleri yapan partidir. Dördüncü büyük adımı atacağız, demokrasiyi ve özgürlüğü getireceğiz.

12 Eylül anayasasıyla demokrasi ve özgürlük gelir mi bu ülkeye? Hayır. Birilerinin yaptığı gibi değil, evrensel değerlere sahip olarak demokrasiyi ve özgürlüğü getireceğiz. Sabahın beşinde kimsenin kapısı polis tarafından çalınmayacak. İlk hamlemizi anayasayla yapacağız. Öyle oturup bir partinin mutfağında bir anayasa hazırlanmayacak, geniş katılımlı, sivil toplum kuruluşlarının, üniversitelerin, baroların destek verdiği bir anayasa olacak. Her yurttaş eline aldığında gururla taşıyabilecek.

Kim baskı görürse görsün baskılara karşı mücadele edeceğiz, bizimle aynı görüşte olmayan insanların gördükleri baskılara da karşı çıkacağız.

Medya, ticaret ve siyaset arasındaki ilişkileri de yeniden düzenleyeceğiz. Ve TRT’yi iktidarın borazanı olmaktan çıkaracağız.

Kuşkusuz hepsinden daha önemlisi yargı… Yargının bağımsız olması lazım, evrensel kurallarla çalışması gerekiyor. Yargının verdiği karar kamu vicdanında kabul görmeli. Yargı bağımsızlığıyla ilgili ciddi projelerimiz var. Önce HSYK’yı değiştireceğiz, bir yargıçlar kurulu olacak. Yeni kurulda bakan ve müsteşarın, yani siyasi otoritenin yeri yok. Yargıçlar kurulunun ayrı bir bütçesi olacak, bütçesini yasaların öngördüğü şekilde harcayacak. ‘Maliye Bakanı bana izin verir mi?’ endişesi taşımayacak.

Adalet Akademisi kuracağız, sınavla seçilen yargıçlar orada eğitim görecek ve sonra görev alacak. Devlet Güvenlik Mahkemesi’nin yerine kurulan özel yetkili mahkemeleri kaldıracağız.

Adli Tıp Kurumu’nu da özerk bir yapıya kavuşturacağız. Kendi vicdanlarına göre rapor hazırlayıp sunacaklar.

Geçen hafta bir kriz yaşadık. Yüzde 10 barajının getirdiği kriz. Oy verdiğim siyasal parti vekil çıkaramıyor, barajı aşamadığı için. Buna da milli irade deniyor. Bunun adı milli irade hırsızlığıdır. Bu hırsızlığa izin vermeyeceğiz. (alkışlar) Madem ki milli irade diyoruz, o zaman milli iradenin parlamentoya yansıması lazım. Yüzde 10 seçim barajını kaldırmak CHP’nin boynunun borcu olacak, bunu kaldıracağız.

Sivil toplum anlayışında kapsayıcı olacağız. Onların önünü açacağız. Önce onları dinleyeceğiz. Sivil toplum derken TBMM ihtisas komisyonlarında her yasa görüşülürken, bu yasayla ilgili görüşlerini alacağız. Yasa sadece parlamento çatısı altında oluşup bitmeyecek. Bu da bizim CHP olarak topluma verdiğmiz sözdür.

Kimse kör bir kurşuna hedef olmamalı. Faili meçhulleri aydınlatacağız. Kayıplar için uluslararası kuralar neyse onu uygulayacağız. İnsana değer veriyorsak hiçbir insan kaybolmamalı. Failleri alacağız yargıya teslim edeceğiz. Bu CHP’nin demokrasi sözüdür.

Biz Diyarbakırlılara hapishane değil fabrika sözü veriyoruz. Bu sözü bütün Türkiye’ye veriyoruz. İşkence merkezi olan Diyarbakır Cezaevi’ni bir toplumsal barış müzesi haline getireceğiz.

Alevi yurttaşlarımızın eşit yurttaşlık talebini her alanda hayata geçireceğiz.

Dokunulmazlıkları kaldıracağız ve bu ayıptan Türkiye’yi kurtaracağız. İhaleye fesat karıştıran birisinin millet adına söz söylemeye hakkı var mıdır? Bu ayıbı temizleyeceğiz. Siyasi ahlak yasasını çıkartacağız. Milleti soymayan bir siyaset istiyoruz. Bize güvenin, dokunulmazlıkları kaldıracağız, siyaseti şeffaf hale getireceğiz, bize güvenin.

9 yıllık iktidara baktığımızda üreten değil tüketen Türkiye’yi görüyoruz. Büyüyen değil küçülen kentleri görüyoruz. Bayburtlu kardeşlerimiz de unutmasınlar ve diğer milletvekili sayısı düşen diğer iller de unutmasınlar. Bayburtlular kendilerine sormayacaklar mı, neden kan kaybediyoruz, neden düşüşteyiz? Birileri insanları zorla mı göçe zorladı? Hayır. İşsizlik onları göçe zorladı. O kentlerde büyüyen icra daireleridir. İşizlik kalıcı bir sorun, izlenen politika birçok insanın göç etmesine neden oldu.”

Tuğluk: YSK yanlıştan döndü

22 Nisan 2011 Cuma 12:15

Tuğluk: YSK yanlıştan döndü

 
Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eş Başkanı Aysel Tuğluk, müvekkili PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın durumuna dair basın yayın organlarında yaptığı açıklamalar nedeniyle İstanbul Adliye’sinde ifade verdi.

İSTANBUL –  YSK’nın bağımsız adaylarla ilgili verdiği veto kararını değerlendiren Tuğluk, YSK’nın bir yanlıştan döndüğünü kaydetti.

Milletvekili olmadığı dönemde müvekkili Abdullah Öcalan’ın durumu hakkında basın yayın organlarına verdiği demeçler nedeniyle, Genelkurmay Başkanlığı’nın şikâyeti doğrultusunda hakkında ‘örgüt propagandası yaptığı’ iddiasıyla dava açılan DTK Eş Başkanı Aysel Tuğluk, ifade vermek üzere bugün Beşiktaş’ta bulunan İstanbul Adliyesi’ne geldi. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde hakkındaki suçlamalar konusunda ifade veren Tuğluk, çıkışta basın mensuplarının sorularını cevapladı.

‘Bir yanlıştan dönüldü’

YSK’nın bağımsız adaylarla ilgili verdiği karar hakkında Tuğluk, “Çok olumlu, doğru karar verdi. Türkiye’nin gerçekten demokratikleşmesi, özgürleşmesi açısından önemli bir karar oldu. Bir yanlıştan dönüldü. Ben de bir kez daha keşke bütün bu olaylar yaşanmadan önce bu karar verilmiş olsaydı. Maalesef bir takım sıkıntılar yaşadık. Ama en nihayetinde doğru bir karar verilmiş olmasını Türkiye’nin kazanımı olarak görüyorum” dedi. DİHA

Hastanede peş peşe ölüm

22 Nisan 2011 Cuma 11:48

Hastanede peş peşe ölüm

 
Son bir yılda peş peşe intiharlarla gündeme gelen Erzurum Bölge Eğitim Hastanesi’nde bugün de bir doktor odasında ölü bulundu.

Acil Tıp Uzmanı Dr. Fatih Bilge, Erzurum Bölge Eğitim Hastanesi’nde görev yapıyordu. 32 yaşındaki doktor bugün sabah acil servisteki odasında ölü bulundu.

Erzurum Bölge Eğitim Hastanesi, son bir yıl içindeki doktor intiharlarıyla gündeme gelmişti.

Kalp Damar Cerrahisi Bölümü’nde asistan olarak görev yapan doktor Muhammet Fındık, önceki gün nöbette hastalarını muayene ettikten sonra dinlenmek için odasına çekildi. Bu sırada, hemşire bir hastanın muayene edileceğini bildirmek üzere Fındık’ın odasına girdi. Kanepede uzanmış ve yüzü morarmış şekilde bulunan doktorun durumunun bildirilmesi üzerine, Fındık’ın öldüğü anlaşıldı.

Acil serviste nöbet tutan uzman doktor Buket Tasmacıoğlu, 7 Şubat 2011 sabahı arkadaşları tarafından odasında ölü bulunmuştu. Doktor Tasmacıoğlu’nun intihar ettiği belirlendi.

Gül’ün Leyla Zana korkusu!

22 Nisan 2011 Cuma 11:06

Gül’ün Leyla Zana korkusu!

 
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Leyla Zana’yla ilgili endişeleri Wikileaks belgeleriyle ortaya çıktı.

Yüksek Seçim Kurulu’nun veto kararı sonrası Türkiye’nin gündemine oturan eski DEP’li Leyla Zana’nın öyküsü Wikileaks belgelerine girdi. Taraf’ın yayımladığı belgelere göre, Zana’nın Türkiye’de yasaklı olduğu dönemde Avrupa’da gördüğü itibarın Türkiye yansımaları endişe verici. Endişeleri dile getiren isim ise Cumhurbaşkanı Abdullah Gü: ” Zana davası bizim için büyük başağrısı. Kararı değiştirtemedik. Nobel’den endişeliyiz.”

Eski DEP’li Leyla Zana on yedi yıl sonra yeniden Meclis yolunda. 6 Kasım 1991’de, o yemini Meclis kürsüsünden “Türk ve Kürt halklarının kardeşliğe adına” diyerek Kürtçe tamamlayan Zana, beş Kürt vekil arkadaşıyla birlikte, 3 Mart 1994’te, ABD’de yaptığı bir konuşma yüzünden dokunulmazlığının kaldırılması sonrasında, uzun süre zorunlu olarak, son dönemde de kendi tercihiyle siyasetten uzak durdu.

Zana, 8 Aralık 1994’te PKK üyeliği suçundan on beş yıl mahkûmiyet aldı, on yıl hapis yattı, 2003’te Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararı gereği Ankara DGM’de yeniden yargılandı, on dört duruşma ardından mahkûmiyeti aynen onaylandı ama bu sürenin üçte ikisini yattığı için, Haziran 2004’te tahliye edildi.

Zana daha sonra 2007’de Diyarbakır’daki Nevruz etkinliğinde, Mesud Barzani, Celal Talabani ve Abdullah Öcalan’dan “Kürtlerin üç lideri var, bu üç lidere minnet borçluyuz” diye söz edince, bu kez “terör örgütü propagandası” suçundan iki yıla mahkûm oldu. Ayrıca, çeşitli tarihlerde yaptığı dokuz ayrı konuşma nedeniyle seçme-seçilme ehliyetinden ve siyasi haklarından mahrum bırakıldı.

İşte şimdi değişen bu… Şimdi, Kürt hareketinin dağa çıkmak yerine, dağdakileri indirmenin yolunu siyasette aramayı seçen bir üyesi, parlamentoya dönüyor. Yüksek Seçim Kurulu’nun engeli dün akşam aşıldı; sandıkta da beklenen olursa, 12 haziran sonrasında oluşacak yeni Meclis’in sıralarında, 1961 Silvan doğumlu ve henüz on dört yaşında, Diyarbakır Belediye Başkanı Mehdi Zana’yla evlendiğinde, bu topraklardaki Kürt mücadelesinin en tanınmış çehrelerinden biri olma yolunda ilk adımı attığını muhtemelen bilmeyen Leyla Zana da oturacak.

Bu tanınmışlık Türkiye ile sınırlı değil. 1995’te Avrupa Parlamentosu Andrei Sakharov Düşünce Özgürlüğü Ödülü’nü alan Leyla Zana’nın son on yedi yılda yaşadıkları, Batı’daki insan hakları gözlemcilerince yakından takip edildi. Avrupa Birliği gibi ABD de, Zana’nın siyasi hikâyesinde Türkiye’nin Kürt meselesinin izdüşümünü gördü; bu hikâyenin her aşamasını merkezlerine rapor eden ABD’li diplomatlar, Zana’nın fikirlerini eleştirdiklerinde bile, o fikirleri ifade hakkını savunan telgraflar kaleme aldılar. “WikiLeaks Türkiye Belgeleri”nde bugün, “Leyla Zana Kriptoları”ndan bir derleme sunuyoruz.

DÜNYAYININ GÖZÜ DGM’DE

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi 2001’de, eski milletvekilleri Leyla Zana, Hatip Dicle, Selim Sadak ve Orhan Doğan hakkında 1994’te verilen on beş yıllık mahkûmiyet kararının âdil bir yargılama sonunda alınmadığına hükmetti. O sırada yedi yıldır hapiste olan dört Kürt siyasetçinin, AİHM kararı gereği yeniden yargılanmalarına ise ancak 28 Mart 2003’te, Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesi’nde başlandı. Aynı gün ABD’nin Ankara Büyükelçiliği Siyasi Müsteşar Vekili Nicholas S. Kass, Washington’a gönderdiği “KİŞİYE ÖZEL” telgrafın başlığını “Leyla Zana’nın Yeniden Yargılandığı Dava Başlıyor, Mahkeme Tahliye Talebini Reddediyor” koydu. İlk duruşmayı anlatan telgraf, “tarihî” diye nitelendirdiği davaya ilişkin olarak şu izlenimleri aktardı:

TIKA BASA DOLU DURUŞMA

Yeniden açılan dava, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararları uyarınca bir Türk mahkemesinde yeniden yargılama yapılmasını mümkün kılan AB reformu kapsamında izin verilen ilk dava oluyor. Eski milletvekilleri 1994’te tartışmalı bir davada, yasadışı örgüt (PKK) üyeliğinden mahkûm edilmişlerdi.

Mahkeme salonu tamamen doluydu, iki Büyükelçilik (ABD Büyükelçiliği kastediliyor) yetkilisine ilâveten, izleyiciler arasında şunlar da vardı:

‘Sanıkların yakınları; Türk ve uluslararası Kürt hakları/insan hakları savunucuları; Almanya, Danimarka ve AB’den diplomatlar; Meclis İnsan Hakları Komitesi’nin Başkanı ve Başkan Yardımcısı. Savunma avukatlarının başı olan Yusuf Alataş, Siyasi Müsteşar’a 300’den fazla avukatın davaya müdâhil olmak istediğini söyledi ama o, duruşma salonunda gerilimi azaltmak ve gözlemcilere daha fazla yer kalmasını sağlamak için sadece 25’ini kabul etmişti.’ Duruşma salonunun içinde ve dışında yoğun polis ve asker mevcudiyeti vardı ama görünür bir gerginlik yoktu.

BÖYLE YORUMLADILAR

Telgrafın devamında sanıkların mahkemede yaptıkları ilk savunmalara yer veren Kass, sondaki “YORUM” bölümünde ise şunları yazdı:

Bu dava yakından takip edilecektir –özellikle de Türk hükümetinin insan hakları reformlarının samimiyetini sınamak isteyen AB gözlemcileri tarafından. Mahkemenin, sanıkları tahliye etmeyi ya da yeni bir mahkem başkanı atamayı reddetmesi, beraat yönünde olumlu işaret vermiyor. Aynı zamanda, Türk hükümeti de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin, hapisteki PKK lideri Abdullah Öcalan’ın âdil biçimde yargılanmadığı yönündeki son kararıyla sarsılmış bir halde (Referans A– Bu belge telgraf metninde yer almıyor) ve bu davada azami ölçüde iyi huylu davranma baskısı altında. Türkiye’nin yabancı dostlarını sağlı sollu kendinden uzaklaştırır gibi göründüğü bir zamanda, Türk hükümeti adlî hokkabazlık algılaması yaratmayı göze alamaz.

MAHKEME ÖNYARGILI

ABD’nin Ankara Büyükelçiliği’ni yukarıdaki satırlardan dört buçuk ay sonra, 15 Ağustos 2003 tarihinde gönderdiği “KİŞİYE ÖZEL” telgrafın başlığı ise “Leyla Zana’nın Avukatı Mahkemeyi Önyargılı Olmakla Suçluyor.” Siyasi Müsteşar John Kunstadter’in kaleme aldığı telgraf, ABD’li (ve Avrupalı) diplomatların Zana ve arkadaşlarının davasına nasıl baktıkları konusunda şüpheye yer bırakmıyor. Telgrafın başındaki “ÖZET” bölümü şöyle:

Leyla Zana ve diğer üç eski Kürt milletvekilinin davasına katılan savunma avukatlarının başı, mahkemeyi sanıkları tutuksuz yargılanmak üzere tahliye etmeyi ve savunmanın tanıkların dinlenmesi konusundaki taleplerini sürekli reddettiği için önyargılı olmakla suçladı.

‘Rekat sorana’ çete sorgusu

22 Nisan 2011 Cuma 10:54

‘Rekat sorana’ çete sorgusu

 
Van’da camiye saklanan göstericilere ‘Öğle namazı kaç rekat?’diye soran ve yanlış cevap verenleri gözaltına alan Emniyet Amiri Kenan Özkan’ın ‘uyuşturucu çetesine yardım’dan yargılandığı ortaya çıktı

YSK’nın 7’si BDP destekli 12 bağımsız adayı veto kararını protesto için Van’da yapılan gösteride polisten kaçıp Hz. Ömer Camii’ne sığınan eylemcileri yakalama metoduyla şaşırtan Emniyet Amiri Kenan Özkan bir başka özelliğiyle daha şaşırttı. Geçen yıl ortaya çıkarılan uyuşturucu çetesiyle bağlantısı olduğu iddia edilen Özkan, Van 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 3 yıla kadar hapis istemiyle yargılanıyor.

İddianamede Özkan’ın suç örgütü yöneticisi Mahmut Aydın ile üyeleri Necat ile Fatih Aydın’a yardımcı olduğu, bunun karşılığında menfaat temin ettiği belirtiliyor. Bu davada Özkan ve Amasra İlçe Emniyet Amiri Ekrem Eren Ermiş’in de aralarında bulunduğu 17 kişi yargılanıyor. Özkan, yargılandığı davayla ilgili soruyu ‘Hatırlamak bile istemiyorum. Dava devam ediyor’ diyerek yanıtsız bıraktı.

O AN AKLIMA GELDİ

Camiye saklanan eylemcileri cemaatten ayırmak için çıkanlara ‘öğle namazı kaç rekat?’diye soran, 10 rekat yerine farklı cevap verenleri ‘Allah kabul etsin, alın bu arkadaşı’ sözleri hafızalara kazınan testçi polis bu yakalama yöntemini AKŞAM’a şöyle anlattı: ‘Camiden çıkanların elleri kirliydi. Abdest alanın elleri temiz olur. O an aklıma namaz rekatı sormak geldi.’ AKŞAM

Yüksekova BDP’ye saldırı

22 Nisan 2011 Cuma 10:09

Yüksekova BDP’ye saldırı

 
Barış ve Demokrasi Partisi Yüksekova ilçe başkanlığı dün gece geç saatlerde kimliği belirsiz kişi yada kişilerce tarandı. 17 kurşunun isabet ettği binada hasar var.

YÜKSEKOVA HABER / HABER MERKEZİ

YÜKSEKOVA – YSK’nın bağımsız milletvekili adayların başvurusunu “veto” etmesi ile birlikte 3 gün boyunca protesto gösterilerine sahne olan Hakkari’nin Yüksekova İlçesi’nde gece saatlerinde BDP İlçe binası kimliği belirsiz kişi veya kişilerce silahla tarandı. 17 kurşunun isabet ettiği binanın camları kırılırken, içerideki eşyalar da hasar gördü.

Sabah saatlerinde saldırıyı duyan yurttaşlar ise BDP ilçe binasına akın ederken, BDP yetkilileri ise olay hakkında suç duyurusunda bulunacaklarını belirtti. 

Yüksekova İlçe Emniyet Müdürlüğü olay yeri inceleme ekipleri BDP parti binasında inceleme yapıyor.  

61811

61814

61812

61813