Yağmur altında ‘sivil cuma’

29 Nisan 2011 Cuma 13:51

Yağmur altında ‘sivil cuma’

 
BDP Hakkari İl Teşkilatı’nın “sivil itaatsizlik'”eylemi çerçevesinde bazı vatandaşlar, cami yerine yağmura rağmen “Demokratik Çözüm Çadırı’ içinde ve çevresinde cuma namazı kıldı.

HAKKARİ – Bulvar Caddesi’nde bulunan “Demokratik Çözüm Çadırı” önünde dördüncü kez cuma namazı kılındı.

Toplanan kalabalığın bir kısmı çadırda, bir kısmı partililer tarafından üstü naylonla örtülen alanda, diğer kısmı ise yağmura rağmen çadırın önüne serdikleri kartonların üzerinde cuma namazlarını kıldı.

Yağmurda ıslanan branda ise parti görevlileri tarafından temizlenerek hazır hale getirildi. Cuma namazı, belediye meclis üyesi Cemil Akış tarafından kıldırıldı. İHA

Diyarbakır’da kritik toplantı

29 Nisan 2011 Cuma 13:33

Diyarbakır’da kritik toplantı

 
Kürt siyasetçiler, askeri ve siyasi operasyonlar, can kayıpları ve MGK kararlarını değerlendirmek üzere Diyarbakır’da toplandı.

DİYARBAKIR – YSK’nın veto kararı, halk gösterilerine yönelik sert müdahaleler, sivillerin öldürülmesi, askeri ve siyasi operasyonlar, can kayıpları ve bunlara yönelik MGK’da sivil itaatsizlik eylemlerine yönelik sert açıklama derken, bölgedeki hareketlilik arttı.

Yaşanan siyasal gelişmeler karşısında Kürt siyasetçileri, Diyarbakır’da toplanarak gelişmeleri değerlendiriyor. Sabah saatlerinde Bağlar Belediyesi Konferans Salonu’nda toplanan BDP yerel yönetimleri, son siyasal süreci değerlendirdi.

Toplantıya bölge belediye başkanlarının yanı sıra BDP Eş Genel Başkanı Hamit Geylani, BDP Diyarbakır İl Başkanı M. Ali Aydın da katıldı. Toplantının açılış konuşmasını yapan Geylani, “Bu sistem gündem ve hedef saptırmada çok başarılıdır” diyerek yaşanan süreç karşısında hükümetin doğa tahribatına neden olacak “Çılgın projesine” dikkat çekti. Söz konusu proje ile gündemin saptırılmaya çalışıldığını ifade eden Geylani, önceliğin barış ve kardeşliği sağlayacak projelere verilmesi gerektiğini söyledi. Her projenin bir önceliğinin olması gerektiğini kaydeden Geylani, birinci önceliğin Kürt sorunu olduğunu belirterek, barış ve huzur getirmeyen hiçbir projenin Türkiye’ye bir yararının olamayacağını söyledi. Geylani, yeni anayasa ve yüzde 10 seçim barajının kaldırılmasının da bir proje olduğunu ve bunların “Çılgın projeler” olmadığını ve makul olduğunu söyledi.

‘Hükümet yaşanan kayıplardan ders almadı’

“İlginç zamanlar” şeklindeki Çin deyimini hatırlatan Geylani, yüzde 10 seçim barajı ve 30 yıldır süren çatışmalı süreci örnek göstererek, “İlginç zamanlar”da istikrarın sağlanamadığını söyledi. “Çılgın projeler” ile halkın uyutulmaya çalışıldığını söyleyen Geylani, PKK’nin eylemsizlik ve çatışmasızlık kararı, Barış Grupları’nın gelişi, sınır dışına çekilme gibi süreçlerin tek taraflı kaldığını söyledi. Yaşanan can kayıpları karşısında hükümetin ders almadığı gibi diğer ülkelere akıl verdiğini ifade ederek, MGK kararları içerisinde Suriye devletine yapılan çağrıya dikkat çeken Geylani, “Peki Kürt halkının talepleri meşru değil mi? İbrahim Oruç’a yöneltilen askeri silah değil mi?” diye sordu. “Hukuki hatayı düzeltmek maharet değildir. Kaybolan canı geri getirmek mümkün değildir” diyen Geylani, Başbakan R. Tayyip Erdoğan’ın BDP’ye ynelik eleştirilere dikkat çekerek, “Önce aynaya baksın ama onda o cesaret yok. Aynada da bir güzellik ve zarafet var. Bakarsa ayna kırılır, yüzünü tırmalar” dedi.

“Başbakan evinin önünü süpürmeden Beşar Esad’ın, Kaddafi’nin sokağını temizlemeye çalışıyor” diyerek, bölgede yaşanan çatışmalı süreç, ‘Demokratik çözüm çadırlarına yönelik sert müdahalelere dikkat çeken Geylani, Cemil Çiçek’in BDP’nin talepleri ve söylemlerine yönelik kullandığı “Zırva” söylemini aynen iade ettiğini söylerdi. Geylani bölgede yaşanan askeri hareketliliğe de dikkat çektikten sonra konuşmasını bitirdi.

Toplantı basına kapalı şekilde devam ediyor. DİHA

Kürtlere hakları iade edilmeli

29 Nisan 2011 Cuma 13:25

Kürtlere hakları iade edilmeli

 
Ertuğrul Kürkçü: Kürtlerin demokratik talepleri karşılanmalı, Abdullah Öcalan’ın koşulları düzeltilmeli, siyasi tutuklulara genel af ilan edilmelidir.

MERSİN – Emek, Özgürlük ve Demokrasi Bloğu Mersin Bağımsız Milletvekili Adayı Ertuğrul Kürkçü, Türkiye’nin çözüm bekleyen en acil sorununun Kürt sorunu olduğunu belirterek, “Kürt sorununun çözümü ve halkların kalıcı barışı için demokratik katılımcı yeni bir anayasa hazırlanmalı. Kürtlerin demokratik talepleri karşılanmalı, Abdullah Öcalan’ın koşulları düzeltilmeli, siyasi tutuklulara genel af ilan edilmelidir” dedi.

62341

Emek, Özgürlük ve Demokrasi Bloğu Mersin Bağımsız Milletvekili Adayı Ertuğrul Kürkçü, Nobel Oteli’nde düzenlenen basın toplantısında gazetecilerle bir araya geldi. Toplantıya Kürkçü’nün yanı sıra, BDP PM Üyesi Mehmet Doymaz, BDP İl Başkanı Cihan Yılmaz ile Emek, Özgürlük ve Demokrasi Bloğu bileşeni siyasi partilerin temsilcileri ile ulusal-yerel gazete ve televizyon muhabirleri katıldı. Sıcak ve samimi bir ortamda geçen toplantıda Kürkçü, gazetecilerin sürece ilişkin sorularını da yanıtladı. Kürtçü, 1970’li yıllarda sosyalist bir genç olarak Mersin’de bir fabrikada iş bulabilmek amacıyla kente geldiğini belirterek, iş bulamadığını fakat Dev-Genç içindeki sosyalist-politik hareketlerle bugünlere dek geldiğini anlattı. Emek ve devrim mücadelesinde uzun yıllarını cezaevlerinde geçirdiğini de kaydeden Kürkçü, 68’lilerin Türkiye’de hiçbir dikili ağacı yokken, Mersin’de açılan 68’liler Barış ve Kardeşlik Ormanı’nın büyük bir anlam taşıdığını ifade etti.

‘Mersin’de geçmişte karanlık odakların oyunları sergilendi’

Mersin’de farklı etnik ve milliyetten, dinden ve dilden insanın oluşturduğu renkli dokunun, hayatın her alanında kendini hissettirdiğini söyleyen Kürkçü, “Mersin, bu anlamda barışı, kardeşliği ve hoşgörüyü yakalayabilen ender ve medeni kentlerimizden birisidir. Mersin’den aday gösterilmem, benim ve emek bileşenleri için önemli bir şans olarak görüyorum. Çünkü burada gerçekten de kazanılması gereken politik bir dava var. Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloğu, hak ettiği halde Mersin’de 3 kez kazanması gereken yerel veya genel seçimlerinde kazanamadığı veya kazandığı halde kaybettirildi” dedi.

“Mersin, bir bakıma Türkiye’nin küçük ölçekli bir modeli ve örneğidir” diyen Kürkçü, şöyle konuştu: “Buradaki ticari faaliyetlerin dağılımına baktığımız zaman ülkenin de genelini yansıtıyor. Türkiye’de yaşayan bütün toplumsal sınıflar ve kültürel gruplar, Mersin’de varlar ve kentte hatırı sayılır ve görünür bir yer tutuyorlar. Bu da Mersin’e aslında kendinden beklenmeyecek bir dinamizm kazandırıyor. Bu devinim içinde de siyaset yapmak çok kıymetlidir.”

‘Oylarımızın yok edilmesine karşı dikkatli olacağız’

Antidemokratik bir uygulama olan yüzde 10’luk seçim barajının da farklı etnik, milliyet, kültür ve dokudan insanın kendisini Meclis’te temsil etmesinin önüne geçtiğinin altını çizen, bu yöntemin demokratik hiçbir ülkede örneği olmadığına işaret etti. Kürkçü, “Yüzde 10’luk antidemokratik seçim barajı, seçimlere bağımsız aday olarak girmemizi gerektiriyor. İnanıyorum ki bu engel olmasaydı toplumun farklı tüm kesimlerinde çok farklı bir öykü ve kurgu olurdu. Şimdi biz bu talihsizliği ve engeli bir şansa dönüştürmeye çalışıyoruz. Mersin’de bu potansiyelin varlığına inanıyorum tabi çantada keklik demek değil. YSK vetosunda olduğu gibi yeni engeller ve oyunlar oynanabilir. Nitekim geçmişte bu olaylara tanık olduk. Bunlara karşı uyanık olacağız. Tek bir oyumuzun bile hileyle yok edilmesine karşı sürekli tetikte olacağız. Gerekirse sandıklarımızın üzerine oturacağız. İnanıyorum ki halkımızın da bu tür oyunlara tepkisi çok sert olacaktır. Bu noktada seçim kurulları üzerlerinde düşen sorumluluğu özenle ve çok dikkatli bir şekilde yerine getirmelidir” diye konuştu.

Kürkçü, 30 yıldır 40 bini aşkın insanın ölümüne neden olan Kürt sorununun, Türkiye’nin çözüm bekleyen en acil sorunu olduğunu belirtti. Kürkçü, “Kürt Sorununun çözümü ve halkların kalıcı barışı için demokratik katılımcı yeni bir anayasa hazırlanmalı, Kürtlerin demokratik talepleri karşılanmalı, Abdullah Öcalan’ın koşulları düzeltilmeli, siyasi tutuklulara genel af ilan edilmelidir. Sorunun çözümsüzlüğü, bu ülkede militarizmin ve faşizmin yükselmesine, halklar arasında da derin uçurumlara yol açmaktadır. Toplumun duyarlı tüm kesimleri, kalıcı bir barış için sorumluluk almalıdır. Yurttaşlığı, dine veya etnisiteye bağlamayan, katılımcı ve eşit yurttaşlık temelinde özgür ve demokratik bir anayasa hazırlanmalıdır. Bugüne dek bunlar için mücadele ettik. Seçilip de Meclis’e gidersek, yine ezilen, sömürülen Türk ve Kürt halkları için bu mücadeleyi sürdüreceğiz” dedi.

‘Mersinliler Nükleer’e izin vermemeli’

Kürkçü, Mersin’i iyi tanıdığını ve kentin en büyük sorunlarından birinin de işsizlik ve yurtlarından zorla göç ettirilen ve Mersin’e yerleşen insanların yaşadığı sıkıntılar olduğunu ifade etti. AKP Hükümeti’nin, Mersin’e kurmak istediği Akkuyu Nükleer Santral projesini de eleştiren Kürkçü, “Nükleere dayalı bir politika, hayata karşı bir politikadır. Çernobil’de ve Japonya’daki felaketlerden ders çıkarılmalıdır. Nükleer, insanı değil, insanlığı yok edebilecek bir tehlikedir. Nükleer santrali yaptırmamak, sadece bizim değil, Mersinlilerin Meclis’e göndereceği diğer vekillerin de görevi olmalıdır” ifadesini kullandı. DİHA

1 Mayıs’ın programı açıklandı

29 Nisan 2011 Cuma 13:00

1 Mayıs’ın programı açıklandı

 
Mayıs Tertip Komitesi, 1 Mayıs Pazar günü gerçekleşecek olan 1 Mayıs kutlamalarının programını açıkladı. 1 milyon kişinin toplanmasının hedeflendiği Taksim Meydanı’na 4 koldan yürüyüş ile giriş yapılacak.

İSTANBUL – Aralarında Türk-İş, Hak-İş, DİSK, Memur-Sen ve TMMOB’un da bulunduğu çok sayıda kurumdan oluşan 1 Mayıs Tertip Komitesi, 1 Mayıs Pazar günü yapılacak olan kutlama ve organizasyona ilişkin basın toplantısı düzenledi. Türk-İş 1. Bölge Şubesi’nde düzenlenen toplantıya, TTB adına yönetim kurulu üyesi Dr. Osman Öztürk, DİSK Yönetim Kurulu Üyesi İsmail Yurtseven, Türk-İş 1. Bölge Temsilcisi Faruk Büyükkucak, DİSK Örgütlenme Daire Başkanı Ali Rıza Küçükosmanoğlu ve KESK Genel Sekreteri Kasım Birtek katıldı.

“1 Milyon kişiyle Taksim’deyiz” yazılı pankartın açıldığı basın toplantısında açıklamayı KESK Genel Sekreteri Kasım Birtek yaptı. Konuşmasına “1 Mayıs Pazar günü Taksim’de 1 milyon kişiyi hedefliyoruz” diyerek başlayan Birtek, 1 Mayıs günü saat 11.00’da kurum başkanlarının Kazancı anıtına yapacakları çelenk koyma töreni ve saygı duruşu ile alana girişlerin başlayacağını söyledi.

Kardeş Türküler, Grup Yorum ve Agirê Jiyan kardeşlik şarkıları söyleyecek

Alanda kurulacak olan sahneden tiyatro sanatçılarının ve Ruhi Su Dostlar Korosu’nun seslendireceği 1 Mayıs Marşı ile kutlamaların başlayacağını anlatan Birtek, alana 4 koldan yürünerek girileceğini ifade etti. Birtek, Dolmabahçe tarafından Türk-İş, Hak-İş ve Memur-Sen’in arkasında yer alan siyasi partilerin, Gümüşsuyu ve Mete Caddeleri’nden demokratik kitle örgütlerinin, Şişhane tarafından yürüyen KESK ve arkasındaki kortejin Tarlabaşı bulvarından alana giriş yapacağını kaydetti.

DİSK ve meslek odalarının ise Şişli tarafından gelerek Gezi Parkı’nın yanından alana gireceklerini ifade eden Birtek, Kardeş Türküler, Grup Yorum ve Agirê Jiyan’ın Marmara Oteli’nin önünde kurulacak olan sahneden 1 milyon kişiye türkülerini seslendireceğini söyledi. Tertip Komitesi olarak 1,5 aydır hazırlık yaptıklarını anlatan Birtek, alanda herkesin bulunduğu yerden sahneyi görebilmesi için görüntü ekranlarının kurulacağı bilgisini de aktardı. Birtek son olarak, “Bütün İstanbul halkını bu emeğin bayramına, uluslararası birlik, mücadele ve dayanışma gününde tek ses, tek yürek olmaya davet ediyoruz” diyerek 1 Mayıs’a katılım çağrısı yaptı.

Birtek’in açıklamasının ardından diğer kurum temsilcileri de birer konuşma yaparak 1 Mayıs’a katılım çağrısı yaptı. DİHA

8 öğrenciye 72 yıl hapis

29 Nisan 2011 Cuma 12:30

8 öğrenciye 72 yıl hapis

 
Diyarbakır’da Dicle Üniversitesi öğrencisi Aydın Erdem’in öldürülmesinin protesto edildiği yürüyüşe katıldıkları belirtilen 5’i tutuklu 8 öğrenciye 72 yıl 1 ay hapis cezası verildi.

METİN İNAN / DİHA

DİYARBAKIR – Polis kurşunu ile öldürülen Aydın Erdem’i anmak için üniversitede yapılan etkinliklere katılan 8 öğrenci Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından, “Islık çaldıkları”, “Tempo tuttukları”, “Ayakta marş söyledikleri” ve öldürülen arkadaşlarının fotoğrafını taşıdıkları için 72 yıl 1 ay hapis cezasına çarptırıldı.

“İdeolojik halay çekti”, “İdeolojik baktı” gibi gerekçeler icat ederek öğrencileri cezalandıran mahkemeler şimdi de “Islık çalmak” ve “Tempo tutmak” gibi cezalar icat ederek öğrencilere ceza yağdırıyor. Diyarbakır’da 6 Aralık 2009 yılında polis kurşunu ile yaşamını yitiren Dicle Üniversitesi öğrencisi Aydın Erdem’i anmak için üniversitede yapılan etkinliğe katıldıkları için haklarında ava açılan 5’i tutuklu 8 öğrenci hakkında mahkeme hukuk kurallarını zorlayacak bir cezanın altına imza attı. Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nde Erdem’i anma etkinliğine katılan öğrencilerden Hilal Altun, Bahattin Erkmen, Faruk Güneyli, Esin Günay, Erdal Dündar, Nesibe Güneyli, Meral Yaşar ve Benazir Gezici’nin yargılandığı davada mahkeme “Islık çalarak tempo tuttukları” için toplam 72 yıl 1 ay hapis cezası verdi.

4 ıslık=14 yıl 7 ay hapis

Savcılık iddianamesinde öğrencilerin “Islık çalarak tempo tuttukları” için “Örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek”, “Örgütün propagandasını yapmak”, “Eğitim ve öğretim hakkını engellenmesi” ve 2911 Sayılı “Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet etmek” suçlamalarını işlediklerine kanaat getirdi. Savcılık iddianamesini birebir uygulayan mahkeme “Dicle Üniversitesi’nin farklı kampuslarında 7-8-9 Aralık 2009 tarihleri arasında düzenlenen protesto gösterileri sırasında atılan sloganlara ıslık çalarak eşlik ettiği” gerekçesiyle Hilal Altun’u, 14 yıl 7 ay hapis cezasına çarptırdı.

Tempo tutmak kişi başı 7 yıl 11 ay

Mahkeme; öğrencilerden Benazir Gezici, Meral Yaşa, Esin Günay ve Bahattin Erkmen’in ise düzenlenen etkinlikte “Sloganlara alkışlarla tempo tuttukları ya da yürüyüş esnasında grubun içinde yer aldıkları” gerekçesi ile 7’şer yıl 11’er ay hapis cezası ile cezalandırılmasını kararlaştırdı.

Öldürülen arkadaşının posterini taşımak 11 yıl ceza gerekçesi

Yine tutuklu öğrencilerden Erdal Dündar’a “Erdem’in anmasına katılarak slogan atan grubun içinde bulunduğu, atılan sloganlara alkışla tempo tuttuğu ve 2009’da Halfeti’de jandarma kurşunu ile öldürülen üniversitesi Mahsum Karaoğlan’ın posterini taşıdığı” gerekçesi ile 11 yıl 3 ay hapis cezası verildi.

Ayakta marş söyledin suçlusun!

Öğrencilerden Nesibe Güneyli ve Faruk Güneyli ise “Ayakta marş söyledikleri”, “Slogan atan grubun yanında bulundukları”, “Derse girmedikleri” gerekçesiyle 1 yıl 8 ay ve 12 yıl 11 ay ayrı ayrı hapis cezası aldı.

Mahkeme 8 öğrenciyi öldürülen arkadaşları Aydın Erdem için anma etkinliğine katıldıkları için birbirinde ilginç gerekçelerle toplam 72 yıl 1 ay hapis cezasına çarptırdı.

Cenazeler Adli Tıp’da

29 Nisan 2011 Cuma 12:06

Cenazeler Adli Tıp’da

 
Dersim’in Pülümür İlçesi kırsalında başlatılan operasyon sonucu çıkan çatışmada yaşamını yitiren 7 PKK’liye ait olduğu iddia edilen cenazeler, Malatya Adli Tıp Kurumu’na gönderildi.

DERSİM – Dersim’in Pülümür İlçesi başlatılan operasyon sonucu 2 gün önce Ağa Şenliği Köyü bölgesinde başlayan çatışmalarda yaşamını yitiren PKK’lilere ait olduğu belirtilen 7 cenaze, önce Pülümür Devlet Hastanesi’ne oradan da Elazığ Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Morgu’na kaldırıldı. Cenazelerin sabah saatlerinde ise Malatya Adli Tıp Kurumu’na gönderildiği öğrenildi.

Öte yandan bölgede çatışmaların durduğu bildirilirken, başka can kaybı olup olmadığı konusunda ise henüz bilgi alınamadı. Kent genelinde başlatılan operasyon devam ederken, bölgeye yoğun askeri sevkıyat yapıldığı belirtildi.

Sabah saatlerinden itibaren ise merkeze yakın Esentepe’de özel hareket timlerinin bulunduğu noktada silah sesleri gelmeye başladı. Yerel kaynaklar çatışma olmadığını bildirirken, silah sesleri kent merkezinden de duyuldu. DİHA

‘Kızım bir bardak ayran ver’

29 Nisan 2011 Cuma 11:18

‘Kızım bir bardak ayran ver’

 
Şeker’in son sözü ‘Kızım bir bardak ayran ver’ oldu

DİYARBAKIR – Bismil’de polis kurşunu ile yaşamını yitiren lise öğrencisi Halil İbrahim Oruç’un katillerinin bulunması için yürüyen kitleye müdahale edilmesiyle başlayan olaylar sırasında polisin attığı gaz bombası sonucu yaşamını yitiren 60 yaşındaki Kazım Şeker’in son sözleri, “Kızım biber gazlarından etkilendim. Nefes alamıyorum. Bana bir tas ayran yap midem bulanıyor” oldu.

Diyarbakır’ın Bismil İlçesi’nde polis kurşunu ile öldürülen lise öğrencisi Halil İbrahim Oruç’un katillerinin bulunması talebiyle yapılan yürüyüşe müdahale edilmesiyle başlayan olaylar sırasında atılan gaz bombalarından etkilenerek kalp krizi geçiren Kazım Şeker yaşamını yitirdi. Görgü tanıkları Şeker’in yürüyüş sırasında gayet sağlıklı olduğunu ve atılan yoğun gaz bombalarından sonra fenalaştığını belirtirken, kızı ise son sözlerini anlatıyor. Nato Caddesi’nden kaymakamlığa doğru yürüyen kitle içinde Şeker’le birlikte olduklarını kaydeden görgü tanığı Seyfettin Bozan, polisin yoğun bir şekilde oluşan gaz bulutlarından kaçmak için Şeker ile birlikte bir eve sığınmak zorunda kaldıklarını söyledi. Bozan, “Her tarafa yoğun gaz bombaları atıldı. Kazım Şeker ile birlikte 8 kişi olayın yaşandığı yerde bir eve sığındık” dedi.

Şeker’in gaz bombalarından kaçarak sığındığı ev gaz doldu

Çevreye atılan aşırı gaz bombalarından kaynaklı evin için gaz dolduğunu ifade eden Bozan, “Atılan yoğun gaz bombalarından dolayı evin için gaz doldu. Bu gazdan evde bulunan herkes ciddi anlamda etkilendi. Çok gergindi. İçeriye sızan gazdan dolayı yüzümüz, gözümüz yanıyordu. Nefes alamıyorduk, gazdan dolayı yanan yerlerimize limon sürdük. Olaylar ara sokaklara ve mahalle aralarına yayıldı. Bunun üzerine o eve benimle birlikte sığınanlar dışarı çıktık, ben belediyeye doğru yürüdüm. Kazım Şeker’in durumu kötüydü” diye konuştu.

Kızından son isteği bir tas ayran oldu

Evinin yakınına kadar getirilen Şeker, evin kapısına geldiğinde olduğu yere yığılarak, “Çok kötüyüm bir tas ayran verin” dedi. Babasının son nefesini verdiğinde yanında olan kızı Ferehat Şeker, o anı gözyaşları içinde, “Kapıda ‘kızım gaz bombası beni kötü yaptı, midem bulanıyor. Bir ayran yap’ dedi” diye aktardı. Babasının herhangi bir rahatsızlığının olmadığını belirten Ferehat Şeker, “Babamın hiç bir şeyi yoktu. Sabah evden ayrıldı, ilçede yürüyüş yapıldığını duydum, ardından ise babam kapı önüne zor gelerek, kendinden geçti. Rengi atmıştı. ‘Baba durumun iyi değil, seni doktora götürelim’ diye ısrar ettim. O da bana ‘yok kızım kusarsam geçer’ diye cevap verdi. Sonra kusmaya başladı ve ardından bayıldı. Çığlıklar içinde yengelerimi çağırdım o sırada kardeşim okuldan geldi. Ve onu apar topar hastaneye kaldırdık” diye konuştu.

‘Babam haksızlığa tahammül etmeyen halkını çok seven biriydi’

Ferehat Şeker, kenti gaz bulutu altında bırakanların babasının öldürdüğünü ve gençlerin dahil tahammül edemediği gaz bombasının yaşlıları nefessiz bıraktığını belirtti. Babasının Kürtlere yapılan zulme tahammül edemediğini kaydeden Şeker, “Babamın hiç iyiydi sağlık problemi hiç yoktu. Ama son günlerde yaşananları ciddi anlamda kendine stres ve sıkıntı yapıyordu. Bir gece uyandığımda babam sigara içiyordu. Tabağı dolu sigara izmaritiydi. Baba neyin var neden bu kadar içiyorsun diye sordum oda bana ‘Kızım nasıl içmeyeyim insanlarımıza saldırıyorlar. Halkımıza bu yapılan zulmü gördükçe ben içmeden yapamıyorum’ dedi. Babam halkını çok seven haksızlığa asla tahammül etmeyen bir insandı” diye anlattı.

DİHA

12 kişiden 7’si tutuklandı

29 Nisan 2011 Cuma 08:19

12 kişiden 7’si tutuklandı

 
Hakkari’deki operasyonda gözaltına alınıp önceki gün Van’da mahkeme önüne çıkartılıp dün akşam tutuklama talebe ile üst mahkemeye sevk edilen 12 kişiden 7’si tutuklandı.

ZEKİ DARA / YÜKSEKOVA HABER

VAN – Alınan bilgilere göre, 25 Nisan Pazartesi günü Hakkari merkez ve Yüksekova ilçesinde ‘KCK’ yapılanması içersinde yer aldıkları iddiası ile gözaltına alınıp Van’a sevk edilen 21 kişiden 12’si dün gece tutuklama talebiyle bir üst mahkemeye sevkedildi.

Mahkemeye çıkarılan 12 kişiden BDP İl yöneticileri Faruk Aksaç, Maruf Engin, İsmail Keskin ve Ekrem İdem, Merkez İlçe Başkanvekili Kenan Kaya, DTP eski İlçe Başkanı Fahri Kurt ve BDP çalışanı Fadıl Korkmaz tutuklanarak Van F Tipi Cezaevine gönderildi.

Tutuklama talebiyle üst mahkemeye sevkedilen Hakkari İl Genel Meclis Başkanı Ferzinde Yılmaz, BDP Hakkari İl Başkanvekili Orhan Koparan, Belediye Başkanvekili Nurullah Çiftçi, İl Genel Meclis Üyesi Selahattin Kurt ve Belediye Meclis Üyesi Abdullah Kılıç, tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.

Aynı baskınlarda gözaltına alınan ve önceki gün adliyeye çıkartılan 21 kişiden 9’u dün mahkemeye çıkartılmış bunlardan Rahmi Temel, Selim Engin, Şükrü Karaduman ve Mehmet Yürür tutuklanarak Van F Tipi Cevaevine gönderilmişti.

Böylece Van’a sevk edilen 21 kişiden 11 kişi tutuklanmış oldu.

Muş’ta gazetecilik semineri

28 Nisan 2011 Perşembe 22:57

Muş’ta gazetecilik semineri

 
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin (TGC) Konrad Adenauer Stiftung ile ortaklaşa düzenlediği yerel basın seminerlerinin 58’incisi Muş’ta başladı.

MUŞ – Muş Alparslan Üniversitesi (MŞÜ) Fen Edebiyat Fakültesi konferans salonunda yapılan toplantıya Vali Ali Çınar, Belediye Başkanı Necmettin Dede, MŞÜ Rektörü Prof. Dr. Nihat İnanç, TGC Başkanı Orhan Erinç, TGC Yönetim Kurulu üyeleri, kamu kurum amirleri ile Muş, Ağrı, Van, Bingöl, Bitlis, Erzurum ve Kahramanmaraş’ta görev yapan gazeteciler katıldı. Seminerin açılış konuşmasını yapan Muş Gazeteciler Cemiyeti (MGC) Başkanı Emrullah Özbey, gazeteciliğin ve yerel medyanın önemine dikkat çekti.

62323

TGC Başkanı Orhan Erinç ise, medyanın yerel, yaygın ve bölgesel gibi sınıflara ayrıldığını, ama gazetecilikte böyle bir sınıflandırmanın olmadığını söyledi.

62324Gazeteciliğin uluslararası kurulları olan her yerde aynı koşullarla yapılan bir meslek olduğunu ifade eden Orhan Erinç; “O açıdan yerel medya var ama yerel gazetecilik yok. Bu da bizim meslek içi seminerlerdeki göz önüne aldığımız noktalardan birini oluşturuyor. Türkiye’de yerel medya ne yazık ki üvey evlat muamelesi görmekten bir türlü kurtulamıyor. Siyasetçilerimizin yaptığı açıklamalar yaşama geçmiyor, söz de kalıyor. Burada bir kez daha yerel medyaya en azından bu seçim döneminde siyasal partilerimizin getirecekleri yenilikleri, destekleri açıklamalarını beklediğimizi de vurgulamak istiyorum” dedi.

MŞÜ Rektörü Prof. Dr. Nihat İnanç da, seminerin Muş’ta düzenlenmesinden mutlu olduğunu kaydetti. Demokrasinin daha iyi oturması, daha iyi bir yönetim ve kaynakların çok daha etkin kullanılması konusunda medyanın önemli bir denge unsuru olduğunu vurgulayan Rektör İnanç “Medya tüm kanatlarıyla, gazetecilikten, televizyondan bütün boyutlarıyla olmazsa olmaz dediğimiz unsurları kendi bünyesinde bulundurması gerekiyor. Sorumlu bir medya, tarafsız bir medya olmalıdır. Haber ilk yapıldığı zaman beyinlerde yer edinir. Siz ne kadar tekzip yayınlarsanız yayınlayın beyinlerde tekzip mümkün değildir. Dolayısıyla haber yapmadan önce yine o dört ayağa dikkat etmeliyiz. Medya bu bağlamda sorumlulukları ile haklarını dengede götüren bir anlayışın ülkemize çok daha katkı sağlayacağına inanıyorum.”

Doğu Anadolu Bölgesi’nde ilk defa görev yaptığını dile getiren Muş Valisi Ali Çınar ise, bölgeyi çok iyi bulduğunu belirtti. Muş’un ufkunun açık olduğunu ifade eden Vali Çınar; “Özellikle üniversitenin kurulmasıyla ilimizde akademik gelişmeler çok hızlı özellikle kültürel ve entelektüel düzeyde büyük katkılar sunmaktadır. Belediyemizin, diğer kamu kurum ve kuruluşların çalışmaları, sanayicilerimizin üstün atılım gayretleri artık Muş’u Türkiye’mizde konuşulur hale getirmiştir. Bundan 3-4 yıl önceye kadar ihracatı olmayan bir ildi, ama artık ürün ihraç edecek hale gelmiştir. Şu anda bölgemizde bulunan çimento fabrikası bölgemizin en iyi fabrikasıdır ve yoğun talep vardır. Ayrıca iller genellikle sanayiler tekstille gelişirler. Muş iplikten hemen sonra hazır giyim, sanayisinde gelişme göstermektedir. Giyim firmalarımız büyük markalara ürün dikmektedirler. Bu ilimiz adına güzel bir gelişmedir. Siz basın mensupları, burada bulunduğunuz süre içinde Muş’un gelişimini sizler de görür ve bunu ülkemize aktarırsınız” şeklinde konuştu.

Yapılan konuşmaların ardından Başkanlığını Muş Valiliği Basın ve Halkla İlişkiler Müdürü Bülent Solmaz’ın yaptığı ilk oturumda Milliyet gazetesi yazarı Nail Güreli, ‘Yeni Medya Üzerine Düşünceler’, Hürriyet gazetesi yazarı Tufan Türenç, ‘Medya ve Siyaset’, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Genel Sekreteri Sibel Güneş, ‘Gazetecilerin Örgütlenmesinde Son Durum’ konularında sunum yaptı.

İkinci oturumda ise Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Hukuk Danışmanı Av. Gökhan Küçük, ‘Gazetecilerin Hak ve Sorumlulukları’ ve Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nurçay Türkoğlu ise ‘Gazeteci Bakışından Medya Okur Yazarlığı’ konularını aktaracak. Oturumu Muş Gazeteciler Cemiyeti Başkan Yardımcısı Mustafa Söylemez yönetecek.

Seminerin ikinci günündeki son oturum, Muş Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu Üyesi Kadir Tunç’un yöneteceği toplantıyla devam edecek. Bu bölümde Dünya gazetesinden Taylan Erten ‘Yerel Basında Ekonomi Haberciliği’ ve Tümer Argın ‘Yerel medyada Planlama ve Görsellik’ konusunu hem teorik hem de uygulamalı olarak aktaracak.

Seminer, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Orhan Erinç’in değerlendirme konuşması ve sertifika töreni ile sona erecek.

MGK sonrası açıklama

28 Nisan 2011 Perşembe 22:29

MGK sonrası açıklama

 
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül başkanlığında Çankaya Köşkü’nde yapılan ve yaklaşık 7 saat süren Milli Güvenlik Kurulu toplantısının ardından bildiri yayınlandı.

ANKARA – Cumhurbaşkanı Abdullah Gül başkanlığında Çankaya Köşkü’nde yapılan nisan ayı olağan MGK toplantısı sona erdi. Toplantı sonrası yayınlanan bildiride, Kürt sorunundan kaynaklı olarak son dönemde yaşanan “sivil itaatsizlik” eylemleri ve halkın tepkisi yine “terör sorunu!” olarak nitelendirildi. Yaşananlara ilişkin bildiride şu açıklamaya yer verildi: “Terör örgütü ve yandaşlarının insan hakları kisvesi altında gerçekleştirmeye çalıştıkları ve esasen halkımızın birliğini, bütünlüğünü, güvenliğini, huzurunu ve refahını hedef alan her türlü eylem ve girişimle mücadele edileceği ve bu kararlı yaklaşımın milletimizden alınan destekle terör tehdidi bertaraf edilinceye kadar sürdürüleceği vurgulanmıştır.”

‘İnanç’ tazelendi

12 Haziran’da yapılacak seçimlerin güvenliği konusunun etraflıca görüşüldüğünün belirtildiği bildiride, “Terör örgütü ve yandaşlarının halkımızın demokratik tercihlerini serbestçe ortaya koyabilmelerini engellemeyi amaçlayan teşebbüslerinin güvenlik güçlerimizce alınacak tedbirlerle ülkesine ve demokrasiye içtenlikle bağlı olan halkımızın sağduyulu yaklaşımı sayesinde başarıya ulaşamayacağına olan inanç teyit edilmiştir” denildi.

Suriye konuşuldu

Bildiride toplantıda ayrıca Suriye’deki gelişmelerinde ele alındığı belirtilerek, Türkiye’nin ayrıcalıklı bağlara sahip olduğu, dost ve kardeş Suriye’de toplumsal olayların tırmanmasından ve yaşanan can kayıplarından duyulan derin kaygı ve üzüntünün kaydedildiği dile getirilerek, “Güvenlik güçlerinin de halka yaklaşımlarında azami duyarlılık göstermesi gerektiğinin altı çizilmiştir. Suriye’de atılım reform adımları desteklenecektir” denildi. DİHA