Kontrol manyağı KUM SAATİ 03.04.2011

     
 
Ahmet Altan KUM SAATİ 03.04.2011
Ahmet Altan
Kontrol manyağı
 

İngilizcede çok sık kullanılan, gündelik bir deyim bu, “control freak”, bildiğim kadarıyla Türkçede öyle yerleşik olarak kullanılan bir karşılığı yok.

Çünkü burada “kontrol manyaklığı” anormal bir durum değil, aksine çok doğal karşılanan, garipsenmeyen bir alışkanlık.

Kontrol etmeye en meraklı olan “kurumumuz” da bizzat devletin kendisi.

Biz, devleti kontrol edeceğimize, devlet bizi kontrol ediyor.

Kontrol edebilmek için de her yerde, her konuda yetkileri tek elde topluyor, her şeyi merkezileştiriyor.

Yetmiş milyon insanı tek elden denetlemeye kalktığında da sık sık çuvallıyor.

En son üniversite yerleştirme sınavlarında sorun çıktı.

Basına dağıtılan kitapçığın matematik bölümündeki sorulara belli bir şifreyi uygulayarak cevap verdiğinizde, kırk sorudan yirmi yedi tanesinin cevabını tutturuyorsunuz.

Bu işlerden sorumlu olan kurum, yaptığı ilk açıklamada, her öğrenciye soruların ve cevap şıklarının değişik bir biçimde dağıtıldığı değişik soru kitapçıkları verildiğini söyledi.

Sınava giren bir milyon yedi bin öğrenci için ayrı ayrı bir milyon yedi yüz bin kitapçık mı bastırdılar yoksa birkaç ayrı tipte kitapçık mı var, tam anlayamadık, bunların ayrıntılarını bugün yapacakları açıklamadan öğreneceğiz.

Basına niye böyle bir kitapçık dağıttıklarını ve sınava giren bütün öğrencileri niye huzursuz ettiklerini de bugün anlatacaklar sanırım.

Ortada bir suç var mı yok mu bilmiyorum ama böyle “merkezî” sınavlarda sık sık sorunlar yaşandığını biliyorum.

Bence, üniversitelerle ilgili “soru kitapçıkları”nı aşan sorunlarımız var.

Yazının devamını okumak için tıklayın.

 

Güvensizlik KUM SAATİ 05.04.2011

     
 
Ahmet Altan KUM SAATİ 05.04.2011
Ahmet Altan
Güvensizlik
 

Türkiye, bir toplumun geçebileceği en kritik eşiklerden birinden geçiyor.

Neredeyse her konu, tek başına sahip olması gerekenden daha büyük ve daha geniş kapsamlı bir ağırlığa sahip.

Birkaç günden beri çocukların üniversiteye girmesi için yapılan sınavlarda “hile” olup olmadığını konuşuyoruz.

Ama bir bakıyorsunuz, mesele o sınavla ya da eğitim sistemimizle ilgili olmaktan çıkmış, karşılıklı kamplardaki insanların birbirlerini suçlaması için bir vesileye dönüşmüş.

Sınavlardan sorumlu yetkili, bir milyon yedi yüz bin sınav kâğıdının her birinin soru ve cevaplarının değişik biçimlerde sıralandığını açıkladı, bütün sınav kitapçıklarını da bilgisayara yükleyip söylediğini kanıtladı.

O yöneticinin konuşması, AKP sempatizanları tarafından “mutlaka doğru söylüyordur”, AKP karşıtları tarafından da “mutlaka yalan söylüyordur” diye karşılandı.

Siyasi beklentilerin ve öfkelerin çocukların geleceğinden daha önemli bir hale geldiğini gördük.

Aslında bunu epeyce bir zamandır izliyoruz.

Karşılıklı olarak inanılmaz bir güvensizlik var.

Bu güvensizlik için herkesin de haklı nedenleri bulunuyor.

Türkiye siyasi açıdan bir “fetret” devrine girdi.

Cumhuriyet kurulduğundan bu yana süren askerî vesayet artık kaçınılmaz olarak sona eriyor, askerî iktidarın geri çekilerek boşalttığı alanı doldurmak isteği ise neredeyse tarafları çıldırtmış vaziyette.

Namık Çınar, “Biz sizin çıraklık döneminizi sevmiştik,” dediği dünkü harika yazısında AKP’yi kucaklayan o sevginin nedenlerini de sıralamıştı, “Yeniydiniz, mağdurdunuz, acemiydiniz, heyecanlıydınız, ne yaptıysanız o dönemde yaptınız, halk da bu yüzden sevdi sizi”.

Yazının devamını okumak için tıklayın.

Deli pöstekisi -KUM SAATİ 06.04.2011

Ahmet AltanKUM SAATİ 06.04.2011
Ahmet Altan
Deli pöstekisi

Yazıyı Paylaş:

Ahmet Altan köşe yazılarını web sitenize ekleyin

İnsanlar bizim medyaya güvenmemekte sonuna kadar haklı.

Bakın dün aynı konuda gazeteler ne manşetler attılar.

Taraf: Şifre palavra, ÖSYM haklı

Radikal: Sınavdaki ikinci şifre

Milliyet: Matbaaya baskın

Hürriyet: Korkumdan konuşamadım (ÖSYM’nin eski başkanının sözleri)

Vatan: Kritik soru

Zaman: Şifre iddiaları çürüdü, kitapçıklarda doğru cevapların yeri farklı

Habertürk: Adil değil, iptal şart

Cumhuriyet: ÖSYM’de şifreli yapı

Bütün gazeteler aynı konuyu haber yapıyor ama birbirine tümüyle zıt görüşler ortaya çıkıyor.

Neydi konu?

Üniversite sınavının basına dağıtılan kitapçığındaki cevap anahtarlarına belli bir “şifre” uygulandığında 40 sorudan 27 tanesinin doğru cevabı bulunuyordu.

Bunu Artvinli bir eğitimciyle bir avukat ortaya çıkarmıştı.

İlk gün bunu üç gazete haber yaptı.

Haber sağlamdı, kanıtlıydı.

Ertesi gün biz de dahil olmak üzere bütün gazeteler ayaklandı.

ÖSYM Başkanı çıktı “biz bir milyon yedi yüz bin öğrencinin hepsi için ayrı ayrı soru kitapçığı hazırladık, hepsinde soruların ve cevap şıklarının yeri değişik. Bir şifre uygulanması mümkün değil,” dedi.

Bir milyon yedi yüz bin kitapçığın ayrı ayrı basıldığı açıklamasını hep birlikte kuşkuyla karşıladık.

Bunun üzerine OSYM bütün öğrencilerin kitapçıklarını teker teker internete yükledi, “buyurun bakın, kıyaslayın” dedi.

Bütün gazeteler internete girip o soru kitapçıklarını indirip incelediler.

Yazının devamını okumak için tıklayın.